Rokoko Tarzı ve Mimarisi
Rokoko tarzı, 18. yüzyılın başlarında Paris’te ortaya çıktı. Fransızca ’da mağaraları süslemek için kullanılan ‘kabuk kaplı kaya’ anlamına gelen ‘’rocaille’’ kelimesinden türetilmiştir. Dekoratif sanatlar, iç tasarım, resim, mimarlık ve heykel alanlarında eserlerin verildiği akım, kısa bir süre içerisinde Almanya ve Avusturya’da da benimsendi. Zarafet kavramının esas alınıp kıvrımların sıklıkla kullanıldığı Rokoko mimarisinde, süslemeler doğal formlarla tasvir edildi.
Rokoko, Barok tarzının ardından ortaya çıkmıştır ancak bu geleneğin bir devamı değildir. Louis XIV’in Versailles Sarayı ve onun saltanatının resmi, Barok geleneğinin ihtişamına karşı bir başkaldırıdır. Bu başkaldırının ardından Pierre Le Pautre, J.-A. Meissonier, Jean Berain ve Nicolas Pineau gibi isimler, Paris’teki soyluların konutları için yalın ve hafif dekorasyon stilleri geliştirdiler. Böylece Rokoko tarzı, günlük hayatla tanışmış oldu.
Rokoko stili halk tabanlı bir akım değildir. Soylu ve aristokrat zümre ile onların zevklerini temsil eder. Derinlik değil güzellik ön plandadır. Temeli hazcılıktır. Süslemede deniz kabuğu ve bitkisel motiflere sıklıkla yer verilmiştir. Bir diğer yaygın süsleme biçimi ise C ve S şekilleridir. Asimetrik tasarımın kural olarak tanındığı stilde ağırlıklı olarak fildişi beyaz, hafif pastel ve altın renklerine başvurulmuştur. Altın renginin kullanımı ‘haz’ amacına yöneliktir. Bu hazzı daha da arttırmak ve açık alan algısı yaratmak içinse aynalardan yardım alınmıştır.
Rokoko mimarisi iç dekorasyon özelinde geliştirilmiş ilk mimari üslup olması açısından büyük önem taşır. Ne antik çağın durağan düzenlemeleri ne de barok mimarisinin ağır oymalı ve ihtişamlı silmelerini rol model olarak alınmamıştır. Yanıltıcı mimari resimler kullanılmış, bu resimler zarif yaldızlı çerçevelerle kaplanmıştır.
Bu dönemde verilen bazı önemli eserler;
Catherine Sarayı-Rusya
Ottobeuren Manastırı-Almanya
Queluz Ulusal Sarayı-Portekiz
Ulusal Seramik Müzesi-İspanya
Sultan III. Ahmet Çeşmesi
0 comments